Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) Ankara Oran’daki stüdyoların reji bölümlerine kameralı takip sistemi kurdu.
Haber Sen, 10 Ocak 2023’te; kameraların kaldırılması için idareye başvurdu. TRT yönetimi, 10 Şubat 2023’te sendikanın başvurusunu reddetti. Haber Sen, bunun üzerine; işlemin iptali için idare mahkemesine dava açtı.
Sendika, iptal başvurusunda; “kameralarla çalışanların özel hayatına müdahale edildiğini, yayın denetiminin başka yollarla yapılmasının da mümkün olduğunu, çalışanların mesai saatlerinde sürekli izlendiğini” belirtti.
TRT: “KAMERALARIN 360 DERECE VE SES KAYIT ÖZELLİĞİ KULLANILMIYOR”
TRT ise sistemin “canlı yayın kazalarını önlemek” amacıyla kurulduğunu savundu. Kurum, mahkemeye gönderdiği savunmasında; “Teçhizatın yüksek maliyetli olması nedeniyle korunmasının amaçlandığını, çalışanların kameranın açısında olmadığını, kameraların 360 derece ve ses kayıt özelliğinin kullanılmadığını, video kayıt alındığına ilişkin uyarı levhalarının asıldığını” belirtti
Ankara 14. İdare Mahkemesi, Haber Sen’in TRT rejilerindeki kameralı takip sisteminin kaldırılmasını talebini 29 Kasım 2023’te karara bağladı. Mahkeme, sendikanın kameraların kaldırılması talebinin reddi yönündeki TRT kararını iptal etti.
Mahkeme iptal kararını; Anayasanın “Özel Hayatın Gizliliği” ile ilgili 20. maddesine, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Özel Hayatın ve Aile Hayatının Korunması” başlıklı 8. maddesine, Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’nin “Mahremiyet Hakkı” başlıklı 17. maddesine, Türk Ceza Kanunu’nun “Özel Hayatın Gizliliği” başlıklı 134. maddesine, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “İletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması” başlıklı 135. maddesine, aynı kanunun teknik araçlarla izleme” başlıklı 140. maddesine dayandırdı.
Mahkeme, Anayasa, uluslararası sözleşmeler ve kanunlara atıfla verdiği kararında şu değerlendirmeleri yaptı:
“Özel hayat kavramı eksiksiz bir tanımı bulunmayan geniş bir kavramdır. Bu kapsamda korunan hukuki değer esasen kişisel bağımsızlıktır… Özel hayata saygı hakkı kapsamında korunan hukuksal çıkarlardan biri de bireyin mahremiyet hakkıdır… Kişilerin mesleki hayatı, özel hayatlarıyla sıkı bir irtibat içindedir.
Teknoloji kullanılarak kişisel görüntülerin kayıt altına alınmasında özel hayatın gizliliği ve kişilerin mahremiyet hakkı da dikkate alınarak uygulama yapılması gerektiğinde kuşku ve duraksamaya yer bulunmamaktadır…
“SUÇA YÖNELİK KUVVETLİ ŞÜPHE HALİNDE BİLE EN SON ÇARE…”
Türk Ceza Kanunu’nun 134. ve 135. maddeleri ile Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 135. maddesindeki düzenlemeler, suça yönelik kuvvetli şüphe halinde bile en son çare olarak ses ve görüntü kaydına başvurulması gerektiğini ortaya koymaktadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları da dikkate alındığında, hakların korunması başka şeklide sağlanamıyorsa kamera sistemlerinin çalışanların çalışma alanlarını görecek şekilde kurulmasının mümkün olduğu, ancak bunun bir son çare olarak değerlendirildiği ve düzenlemenin içeriğini ayrıntılı olarak ortaya koyan özel bir düzenleyici işlem olması gerektiği, kamera sistemlerinin çalışma alanlarını çekmesinin özel hayatın gizliliğini ihlal ettiği…
“ÇALIŞANLARIN İŞ YAPIŞ ŞEKİLLERİNİ DENETLEYECEK VEYA SÜREKLİ OLARAK BELLİ KİŞİLERİ ÇEKECEK ŞEKİLDE KURULMAMASI GEREKTİĞİ”
Sınırlı bir izleme sağlayacak şekilde güvenlik amacıyla giriş çıkışları izlemek üzere veya vatandaşlara da açık olan ortak alanlar ve iş sahiplerinin de giriş çıkışına açık, yoğun bir alışveriş trafiği olan alanlarda kurulabileceği, ancak bu kameraların da çalışanların iş yapış şekillerini denetleyecek veya sürekli olarak belli kişileri çekecek şekilde kurulmaması gerektiği; dava konusu uyuşmazlıkta kameralı takip sistemi ile kurumca belirlenen amacın gerçekleştirilmesinde elverişli sınırlı ve ölçülü olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Günlük iş ve işlemleri yürüten kamu çalışanlarının çalışma odalarını ve servisleri görüntüleyecek şekilde kamera yerleştirilmesi durumunda, kamu düzeni ve güvenlik amacını aşan uygulamanın kamusal alanda da olsa ‘özel hayatın gizliliği’ni ihlal edici nitelikte olduğu, uygulamanın sınırlarını, usul ve esaslarını gösteren bir kanuni dayanağın bulunmaması, toplanan görüntülerin ileride başka bir şekilde kullanılamayacağına dair bir güvencenin mevcut olmaması ve bu haliyle temel haklar ve anayasal ilkelerle bağdaşmaması nedeniyle dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.”
İptal kararı oybirliği ile verildi. TRT yönetimi, iptal kararına 30 gün içinde Ankara Bölge İdare Mahkemesi’nde itiraz edebilir.
USTAOĞLU: “İŞYERLERİNİ AÇIKÇA BBG EVİNE ÇEVİRMEYE ÇALIŞTI”
KESK Haber Sen Ankara 1 Nolu Şube Başkanı Burak Ustaoğlu, mahkeme kararını şöyle değerlendirdi:
“Başta Oran yerleşkesi devamlılık stüdyoları olmak üzere tüm rejilere ve ana kumanda gibi teknik birimlere 360 derece dönen, ses kaydetme özelliği olan kameralar yerleştirilmeye başlandı. Kamu kuruluşlarını babalarının çiftliği gibi yönetmeyi alışkanlık haline getiren iktidar, bu uygulama ile işyerlerini açıkça BBG evine çevirmeye çalıştı.
Bizce neyi hedeflediği gayet açık olan bu uygulama; başta Anayasanın 2. maddesine, özel hayatın ve aile hayatının korunmasına; Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesine ve AHİM kararlarına karşı gelmek oluyordu. Yargı ‘dur’ dese de iktidar tüm itiraz yollarını kullanarak uygulamayı sürdürmeyi denedi, ama sonuç alamadı. Kazanılan davaya karşı yapılan itirazlar sonuç vermedi ve nihai karar ile o kameralar sökülecek dendi.
“KARAR SADECE TRT’Yİ BAĞLAMIYOR”
Tabii ki TRT kamu hizmeti, yayıncılık ilkelerini ne kadar uygulamak zorunda ise mahkeme kararlarında uygulamak zorundadır ve bundan da imtina edeceklerini düşünmüyoruz. Bu karar sadece TRT’yi bağlamıyor. TRT ve benzeri kurumlarda da bu tür uygulamaların önüne geçecek ve idarecilere sınırsız yetki alanı açılımına da izin vermeyecektir.”
GENEL
08 Ekim 2024GÜNDEM
08 Ekim 2024SPOR
08 Ekim 2024GÜNDEM
08 Ekim 2024SPOR
08 Ekim 2024SPOR
08 Ekim 2024GÜNDEM
08 Ekim 2024