Orta sınıfı tarif etmeden önce “insan onuruna yakışır bir hayatı” tanımlamanın, bir ülkede orta sınıfın önemini anlamamız açısından daha önemli olacağını düşünüyorum. Peki, nedir insan onuruna yakışır hayat? Anayasa Mahkemesi kararlarından da yararlanarak şöyle tanımlayabiliriz. Kişilerin huzur, refah ve mutluluk içinde yaşamalarının güvence altına alınması, kişi hak ve özgürlükleriyle kamu yararı arasında adil bir dengenin kurulması, çalışanların ve güçsüzlerin korunarak milli gelirin adalete uygun biçimde dağıtılması, kişilerin sosyal güvenlik haklarının güvence altına alınması gibi temel politikalar insan onuruna yakışır bir hayatı oluşturmanın bazı temel ölçütleridir. (Anayasa Mahkemesinin 18.05.2016 tarihli Kararı. Esas: 2016/154, Karar: 2016/106)
KİMDİR ORTA SINIF?
Peki, gelelim diğer soruya… Kimdir bu orta sınıf? Şu örneklerle anlatabiliriz. Çocuğunun iyi bir eğitim almasını isteyen ana, babadır. Bu ülkede mesleğini özgürce icra etmek isteyen doktorlardır, öğretmenlerdir, avukatlardır. Demokrasiyi, hakkı, hukuku, adaleti talep eden akademisyenlerdir, mühendislerdir, esnaflardır. Başını sokacak bir ev veya bineceği bir araba hayali kuran evli çiftlerdir. Yılda bir defa da olsa çoluğuyla, çocuğuyla tatile çıkmak isteyen ailelerdir. Yani bu güzel ülkede insan onuruna yakışır şekilde yaşamak isteyen milyonlardır.
ORTA SINIFIN ÖZELLİĞİ…
Şu soru önemli… Bir ülkede güçlü bir ekonominin, güçlü bir toplumsal yapının, güçlü bir demokrasinin teminatı kimdir? Elbette güçlü bir orta sınıftır. Bu nedenle orta sınıf, bir gelir grubunu temsil etmenin çok ötesinde demokrasinin, ahlakın ve adaletin güvencesidir. Orta sınıf toplumsal değerleri, beklentileri, talepleri, dayanışmayı ve geleceğe ilişkin umutları besler ve temsil eder. Orta sınıf çökerse, tüm bunlarla beraber, toplum da çöker. Esnaf elindeki ürünü satacak bir ekonomik grup bulamaz, esnaf çöker, esnaf çökerse ekonomi çöker. İnternet çağının getirisiyle bütün dünyadan haberdar olan talepkar genç neslin ihtiyaçlarına cevap veremeyen anne-babalar mutsuzlaşır, agresifleşir ve aile bağları yıpranır. Aile çökerse toplum çöker. Tecrübesiz ve mutsuz bir genç kuşak ortaya çıkar, yanlış kararlar verirler ve gençlerimiz ziyan olur. Gençlik olmazsa o ülkenin geleceği de olmaz, gelecek çöker. İşte bu kadar önemlidir orta sınıf!
Peki, insan onuruna yakışır hayatı sağlama ve sürdürme konusunda sorumlu olanlar kimlerdir? Elbette ki devleti yönetenlerdir. Yani saray ve şürekasıdır..
Maalesef bugün toplumumuzu, demokrasimizi, ekonomimizi ve geleceğimizi ayakta tutan orta sınıf büyük bir saldırı altındadır. Bu saldırılar tek adam rejimine geçilen 2018’den bu yana giderek artıyor. Orta sınıfın temsil ettiği taleplere, değerlere ve sahip olduğu maddi imkanlara darbe üstüne darbe indiriliyor. Türkiye; rüşvetin meşrulaştığı, yalan söyleyenlerin itibar sahibi olduğu, adaletin çetelere teslim edildiği, ahlaki değerlerin yozlaştığı, toplumsal çürümenin adeta kanıksandığı, yoksullaşmanın kader olarak kabul edildiği, hak aramanın ise neredeyse suç sayıldığı bir sürecin içine girdi. Darbeler o kadar büyük ki, yaşananları saklamaya artık istatistik oyunları da yetmiyor. İşte TÜİK’in son birkaç günde arka arkaya açıkladığı veriler ortada.
BU TAKSİMİ KURT YAPMAZ…
Türkiye’yi 85 milyonluk koca bir aileye benzetirsek, 2022’de bu koca ailenin yaklaşık 31 milyon üyesi çalışıp çabalayarak 906 milyar dolarlık aş üretmiş. Bu pişen aşı çalışan, çalışmayan her bir aile üyesine eşit bölüştürürsek herkesin payına 10 bin 659 dolarlık aş düşecek. Ama tencerede kaynayan aş, tabaklara eşit pay edilmiyor. Kiminin tabağı daha derin ve büyük; kiminin tabağı daha yayvan ve küçük. Sofrada kimileri kepçeyle götürüyor, kimileri pişen aşın tadına tatlı kaşığıyla bakıyor.
Sofradaki paylaşımın ne kadar adil olduğunu anlamak için iktisatçılar, “Gini Katsayısı” denilen bir metrik geliştirmişler. Bu katsayı sıfıra yaklaştıkça paylaşımda adaletin arttığını; bire yaklaştıkça paylaşımda adaletin bozulduğunu gösteriyor.
Peki, 2022’de büyük Türkiye ailesinde paylaşım nasıl olmuş? Cevabı TÜİK’in “Gelir Dağılımı İstatistikleri” veriyor. TÜİK’in istatistiklerine göre, 2022’de sofradaki paylaşım son 17 yılın en adaletsiz paylaşımı…
Paylaşımdaki adaletsizlik özellikle son iki yılda belirginleşiyor. Tüm aileleri en yoksulundan en zenginine 20 gruba ayırdığımızda, en varsılın pişen aştan aldığı pay son iki yılda 3.5 puan artarken, neredeyse diğer tüm ailelerin aldığı pay gerilemiş. Fakir fukaranın kaşığından alınan, zenginin tabağına konmuş. Öyle ki 2022’de en varsıl yüzde beşin tayını, en yoksul yüzde 5’in tayınını 31’e katlamış. Hiçbir vicdanın kabul etmeyeceği adaletsizlik. Üstat Necip Fazıl’ın dediği gibi “Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa…”
BİLGİSİZLİK Mİ, TAAMMÜDEN Mİ?
Peki, 2021 ve 2022’de ne oldu da paylaşımdaki adaletsizlik şaha kalktı? Ne olduğu herkesin malumu… “Faiz sebep, enflasyon sonuç” denerek, bu ülkede hayat pahalılığı bilerek, isteyerek patlatıldı. Merkez Bankasının kasasından buharlaştırılan 128 milyar dolar ile yandaş şirketlerin kur riski, devletin sırtına taşınırken; patlatılan enflasyonla da şirketlerin borçları eritildi. Yetmedi yandaş şirketlere enflasyonun altında faizlerle, bolca kredi pompalandı. Bu ülkede milletin sırtından, göz göre göre, korkunç bir servet transferi yapıldı. Bu servet transferinden en büyün avantayı alanlar da 5’li çeteler…
Orta sınıfın kaşığından alınan lokma zenginlerin ve yandaşların, 5’li çetelerin tabağına kondu. Ve bugün ülkemizde orta sınıfın bir ev veya araba sahibi olması, çocuğunu özel okula göndermesi, ağız tadıyla bir tatil yapması artık hayal oldu. Toplumumuz korkunç bir yoksullaşmaya maruz bırakıldı. Bunların hepsi de taammüden, yani bilerek ve isteyerek yapıldı…
Zengin çıkar hesaplarıyla, fakir geçim kaygısıyla sesini çok çıkaramaz. Sesini çıkaracak tek kesim orta sınıftır. İşte bugün bu nedenle Türkiye’de orta sınıf görülmemiş bir saldırı altındadır. Tarih çöken orta sınıfın radikal hareketlerin önünü açtığını gösteren örneklerle doludur. Demokrasimizi korumak için, geleceğimizi korumak için, ekonomimizi korumak için, bizi biz yapan değerleri korumak için orta sınıfı korumak zorundayız. Siyaset kurumu bunun için vardır ve bugün siyasetin bir numaralı gündem maddesi de bu olmalıdır.
Peki, 2021 ve 2022’de ne oldu da paylaşımdaki adaletsizlik şaha kalktı? Ne olduğu herkesin malumu. Sofradaki paylaşım tablosuna bakınca insanın aklına ister istemez Dücane Cündioğlu’nun o meşhur sözü akla geliyor:
“Allah’tan Kitap’tan dem vuran adamın ne dediğine değil ne yediğine bak; çünkü dediği iddia, yediği ispattır.”
GENEL
12 Ekim 2024GÜNDEM
12 Ekim 2024SPOR
12 Ekim 2024GÜNDEM
12 Ekim 2024SPOR
12 Ekim 2024SPOR
12 Ekim 2024GÜNDEM
12 Ekim 2024